NEYİN EŞİTSİZLİĞİ BU?

Eşitsizlik denilince akla bir sürü şey gelir. Belki de bir sürü şey gelmez. Bugün elinize bir mikrofon alın sokaktaki vatandaşa sorun eşitsizlik deyince aklınıza ne gelir diye büyük bir çoğunluk eminim ki kadın erkek eşitsizliği diyecektir. Ee peki neden? insanlara bu eşitsizliği düşündüren ya da eşitliği düşündürmeyen şey nedir?
Benim aklıma ilk gelen sebepler yetiştirilme tarzı, dar düşünceli çevresel faktörler, eski kuşağın oluşturduğu toplum baskısı ve daha bir sürü bu tarz sebepler.
Ama ben sayılan birçok sebep içerisinde yetiştirilme tarzının en büyük sebep olarak görüyorum
Peki Neden Bu Sebep?
Aile içinde ilk olarak başlar kız ve erkek çocuğa farklı bakışı…
Örnekler verecek olursak (tabi bu örnekler x ve y kuşağında yaşanmışlıklardır şu an Z kuşağı bu bakış açılarını aşmış ya da aşacak durumdalar).
Erkek çocuk gecenin bir vakti ya da istediği saat eve dönme lüksü varken kız çocuğu belirlenmiş bir saat öncesi eve dönmek zorunda çünkü azcık gecikirse evdekiler tarafından bir balkabağına dönüşme cezası vardır. Siz hiç kız ve erkek çocuk arasında ailelerin iş bölümü yaptıklarına rastladınız mı? erkek çocuk yemeğini yer içer çekilir kenara. Kız çocuğu hazırlar sofrayı, toplar sofrayı…. Ya da erkek çocuğunun rahatlıkla anlattığı aşık olma hikayelerini kız tavlama hikayelerini gururla dinlenirken aynı hikayeyi kız çocuğu anlatırken ve yine aynı gururla dinlenildiğine rastladınız mı? Ya da evdeki perdenin açık olduğunu görüp dışardan seni gözetlerler ayıptır namus elden gidiyor baskısıyla bu perde biz evde yokken asla açılmayacak oğlum deyip bir erkek çocuğuna kızıldığına rastladınız mı? Benim bunlara cevabım tabi ki de hayır. Yani birçok ortak yaşanmışlıkta erkek çocuğuna alkışlanan eller kız çocuğunun hayatına tokat olarak inebiliyor. Erkeklerden alınan, ayrıştırılan ayıplar kız çocuklarının alnına birer eksi olarak yazılıyordu.
Saydığım birkaç örnekteki yetiştirilme eşitsizliği maalesef erkeklerde kendilerine tanınmış yazısız bir kural ve toplumsal bir ödül algısına sahip olmasına sebep olmuştur ve kendisinin yetiştireceği yeni nesile doğru zincirleme bir kaza olarak alır başını gitmiştir.
Maalesef bu yetiştirilme tarzı kız çocuklarında ise büyüdüklerinden öğrenilmiş yanlış doğrular olarak hayatına ekleniyor kendi değerlerini ve kendi özgürlüklerini bir erkeğe karşı yine kendileri kısıtlıyor ve en sonunda da kendi yetiştirdiği kız ve erkek çocukların da da bu döngü yaşanıyor. Ayıplar ve tokatlar kız çocuklarına helal olsunlar ve alkışlar ise büyük bir gururla erkek çocuklara miras bırakılıyor.
Ve sonuç olarak bize ne zaman “kadın erkek eşit mi?” sorusu sorulsa hep eksi, sıfırdan başlarız cevaplamaya…